top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıpskyelizbayraktar

Doğa ve İnsan Psikoloji...

Güncelleme tarihi: 10 Mar 2022



Texas A&M Üniversitesi’nde hem Mimarlık hem de Peyzaj- Şehir Bölge Tasarımı Bölümü üyesi olmasının yanı sıra Sağlık Sistemleri ve Tasarım Merkezi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Roger Ulrich, doğanın insan psikolojisi üzerindeki etkisini araştırmak için bir deney serisi yapıyor.



Birinci deneyde üniversitede görsel peyzaj dersinin final sınavından çıkan stresli öğrencilerin duygusal durumları üzerinedir. Birinci araştırma sonucunda doğa manzaralarını seyreden öğrencilerin stres seviyelerinde azalma görülürken; yapılaşmanın yoğun olduğu kent manzaralarını seyreden öğrencilerin ise sınav sonrası durumlarının daha stresli olduğu gözlemlenmiştir.


İkinci olarak bu etkiler yine Roger Ulrich tarafından İsveç’te başka bir çalışmayla tekrar araştırılmıştır ve doğanın insan üzerindeki olumlu psikolojik etkilerinin stresli olmayan insanlarda bile fayda sağladığı ortaya çıkmıştır.


Ulrich bu konu üzerinde yaptığı üçüncü araştırmasında da doğa manzaralarını seyreden kişilerin fizyolojik ve psiko-fizyolojik tepkilerini ölçmüştür. Kalp atışı hızı, kan basıncı, beyin dalgaları ve adele gerilimleri not edilen bireylerin, doğa manzaralarını seyretmenin ardından gerilimlerinin düştüğü gözlenmiş ve stresli duruma göre iyileşmenin hızlandığı kanıtlanmıştır.



Edward O. William Biophilia adlı kitabı ile gündeme gelmiştir.


Biyofili hipotezi insan benliği ve diğer yaşayan sistemler arasında içgüdüsel bir bağ olduğunu öne sürer. Biyofili, yaşama ve yaşayan sistemlere karşı duyulan sevgidir.


Bu terimi ilk kez Erich Fromm kullanmış ve nekrofili tanımının tam tersini yapmıştır. "Biyofili, canlı ve yaşamsal olan şeyler tarafından cezbedilme yolundaki psikolojik saplantıdır." [2] der. Biyofiliyi ikinci olarak da Edward Wilson ele almış ve "İnsan varoluşunun bilinçaltından hayatını devam ettirme ve yaşamsal bağlantılar kurma çabası" ile ilişkilendirmiştir.


Biyofili hipotezi, evrimsel psikolojiyi de desteklemek ve açıklamak için kullanılmıştır.


Edward Wilson anlatımlarına göre insanların yaşamsal olarak biyolojik sistemlere karşı geliştirdiği cezbedilme duygusunun evrimsel süreçte getirdiği genetik temelleri bulunur. Doğanın kendisini insanın hayata tutumunun iradesi lehine motivasyon sağlar.

Bu nedenle ufak bebeklerin büyük gözleri bizlere çekici ve tatlı gelir. Çünkü diğer bireyler tarafından korunacak olan yavrunun evrimsel başarısı artar,

Kaynak: evrim ağacı


Bu bir hipotez olsa da, insanların neden ev hayvanları beslediklerini, bitki yetiştirdiklerini, hayvanat bahçelerini ziyaret ettiklerini, yeşille ve doğal yaşamla iç içe olmaktan hoşlandıklarını, bazen tehlikedeki bir canlıyı kurtarmak için kendi hayatlarını tehlikeye attıklarını da açıklayabilir. Çünkü doğal yaşama olan sevgisi insanı ayakta tutuyor olabilir.


Yavru bireylerin korunması, karşı cinse ilgi duyulması, yeni bireyler oluşturarak sisteme hizmet etme isteği, spor yapmak dans etmek, yaşam coşkusunu dışa vuracak her türlü hal ve harekette bulunmak ve hatta yemek yemek, su içmek, barınmak, tüm bunların hepsi biyofilidir diyebiliriz.


Doğanın iyileştirici gücünü kullanırken gördüğüm, deneyimlediğim bazı şeyleri fotoğraflamak doğadan aldığım keyfi daha sürdürülebilir hale getirdi benim için.

Aşağıda doğada çekmiş olduğum fotoğraflar bulacaksınız.



















Sırasıyla;

Kuşburnu

Dağ çileği

Meksika Yıldızı


Küçük Beyaz Melek

Erik Kırlangıçkuyruk

Orman Melikesi


Kızılgerdan

Yalıçapkını

Kerkenez


Daha fazla fotoğraf görmek isterseniz Instagram adresim ; @nature_by_yeliz


Doğanın insan psikolojisine etkilerini derlemek ve toparlamak gerekirse bu maddeler daha açıklayıcı olacaktır.



• Doğa iyileştirir.


• Doğa stresi, gerginliği azaltır.


• Doğa ondan ilham alarak yaratıcılığımızı geliştirir.


•Doğada yapılan aktivitelerde bağışıklık sistemi ve kas sistemi güçlenir.


•Doğada bulunarak güneş ışı alarak vücudumuzu birçok hastalığa karşı korur, bağışık sistemimizi güçlendiririz.


•Doğada özellikle yeşile bakmak ağaçlar, çiçekler, kuşlar, kelebekler ve daha birçok canlıyı tanımak hem dikkatimizi hem de görsel hafızamı geliştirir. Hatta ormandaki sesleri dinleyerek sesin kime ait olduğunu bulmaya çalışarak işitsel dikkatimizi destekleriz.


•Doğa yeniler, arındırır. Doğada kaldığımız saatler içerisinde vücudumuzdaki toksinleri atarak temizlenme sağlamış oluruz.


•Doğada bulunmak duygularımızı anlamlandırmaya, kendimizi daha iyi hissetmemize yardımcı olur. Kendimizde daha iyi bir duygu dengesi kurmamıza yardımcı olur.


•Doğada kaldığımız süre içerisinde hem yetişkinler hem çocuklar problem çözme becerisini geliştirir.


•Doğa zihin yorgunluğunu alır.


•Doğa sosyal açıdan etkileşimi destekler ve insanları bir araya getirir.


• Doğa içerisinde barındırdığı canlı çeşidi ile sizi kendine hayran bırakır.


Klinik Psikolog Yeliz Bayraktar Aymete

11 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

İyiyim...

Yazı: Blog2_Post
bottom of page