“Tanrım değiştiremeyeceklerimi kabullenmem için bana sabır ver, değiştirebileceklerim için cesaret ve farkı anlamam için akıl ver.”
Değişim ve dönüşüm. Bu yazıyı yazarken kendi değişimimden ve dönüşümümden yola çıktım diyebilirim. Çünkü bir ülke değiştirdim. Yeni olan her şeyi kabul etme, alışma ve deneme süreçlerindeyim. Örneklemim kendimim yani…
Değişmek- Dönüşmek denilince hep aklıma Franz Kafka’nın “Dönüşüm” adlı eseri gelir. İçeriğini bilmeyenler için ufak bir ipucu olarak Gregor bir sabah kalkıyor ve böcek olarak uyanıyor, hayatının geri kalanına bu şekilde devam edeceği düşüncesine alışmaya çalışıyor ve hayatında bir sürü yenilikle karşılaşıyor. (Kitabı kesinlikle tavsiye ederim.)
Değişirken dönüşürüz aynı zamanda. Bu yaşadığımız değişim ortam, zaman, çağ, çevre vb. sebeplerle etkilenebilir. Değişimi nasıl karşıladığımıza göre bile değişebilir. Evet, ortada bir gerçek var ve değişmem gerekiyor. Peki ne kadar hazırım? Ya da kabul ediyor muyum? Bu sabrı gösterebiliyor muyum?
Değişim, değişmek sadece içsel olmayabilir, Bazen hayatımızı, gidişatı, hayatımızdaki insanları, ülkemizi, bizi mutsun eden duyguları, işimizi (mesleğimizi), hobilerimizi, ilişkilerimizi değiştirmek isteyebiliriz ve bu liste uzayıp gider. Değişimin geldiğini fark ettiğimiz zamanlarda ilk başta bir direnç gösterebiliriz ki bu tamamen savunma mekanizmalarımızı çıkarıp kullanmak için bir fırsattır. Ta ki değişimin iyi geldiğini fark edene kadar. Yani cesaret gösterebildiğimiz zamana kadar. Değişmek zorundayız. Heraklitos’un dediği gibi “Bir nehirde iki kez yıkanılmaz.” veya “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Değişmek ve dönüşmek zorunda olduğumuzu kabul ederek işe başlayabiliriz.
Bırak.
Önce bir izin ver gelsin o değişim.
Önce bir keşif sonra bir durum değerlendirmesi ve derin bir nefes şimdi yola koyulabilirim.
Şimdi “Ne yapacağım ne yapmalıyım, neye ihtiyacım var?” düşüneyim.
Beynimin tüm fonksiyonlarını kullanma zamanının geldiği aşamada tam olarak burası…
Klinik Psikolog Yeliz Bayraktar Aymete
Comments